19 Ocak 2013 Cumartesi

Soul & Coma

Korku Faslı....
White Cristmas'ı izleyip hayran kalınca kardeşimle bu alana bir el atalım, psikolojik gerilim tarzında bir şeyler daha izleyelim dedik. Birkaç kişiden öneri aldım.
Biz de bölüm sayısı, oyuncular ve konuyu da ele alarak iki dizi seçtik.
Soul/Hon ve Coma.

Önce Soul'u izlemeye karar verdik. 10 bölümlük bir dizi. İlk bölümleri güzel gidiyordu.
Oyucular iyiydi, konu ilginçti. İlerleyen bölümlerde ilk bölümlerde midemizi kaldıran iğrenç hayaletler biraz daha eli yüzü düzgün hale gelmişti. Suçlu profili uzmanı, hipnozda yetenekli harika bir adamımız da vardı.
Tamam, aradığımızı bulduk dedik.


Başrolde Yi San (Sarayın Rüzgarı) dizisinden tanıdığımız ünlü aktör Lee Seo Jin'in oynadığı dizinin konusu şöyle:
Lise öğrencisi Hana ikiz kız kardeşinin ani ölümünün ardından garip bir yeteneği olduğunu keşfeder. Hayaletleri görebilmekte, hikayelerini duymakta ve hatta kimi zaman olağanüstü güçleri tarafından yönetilmektedir.
Şiddetten adeta tiksinen adli psikolog Ryu Jin, Hana'ya büyük bir nezaketle yaklaşır. Ryu Jin, Hana'nın güvenini kazandıkça Hana da Ryu Jin'e bir o kadar aşık olur. Genç kızın yeteneğini keşfettiğindeyse, onu suçluları cezalandırmak için kullanmaya başlar. Ardında da anne ve kızkardeşinin katilini savunan avukat Baek Do Sik'e karşı komplo planlar.

Buraya kadar her şey güzel gidiyordu ama dizinin bölüm sayısının azlığından mıdır, senaristin neyi nasıl anlatacağını şaşırdığından mıdır bilmem bir noktadan sonra olaylar kopmaya başlıyor. Ortalıkta bir sürü cinayet işleniyor, kimse suçlu bulamıyor, kızımızın özel güçleri ve Psikologun hipnozuyla kendinden geçip işlediği cinayetleri hatırlamıyor falan...

Her şeye bir kılıf bulup, dizi boyunca dizinin ilk başlama sahnesindeki olayı ne zaman göreceğiz diye merakla bekliyorduk. O sahnede, Ha Na'yı karşılıksız bir aşkla seven Shi Woo, Ha Na'nın peşinden koşar. Ha Na beyaz bir elbise giymektedir ve üstü başı kan içerisinde ondan kaçmaktadır. Ha Na koşar koşar ve sonunda Ryu Jin'e ulaşır. Önce boğazına sarılıp onu öldürmeye çalışır. Sonra kendisine gelir ve Ryu Jin'e kendisini öldürmesini, içinde bir şeytan olduğunu söyler. O sırada ikinci oğlan bunlara yetişir ve elindeki bıçakla üstlerine doğru koşarken sahne sona erer....
Dizinin ilk başlama sahnesi buydu ama 10 bölüm boyunca kırk takla atıp bu sahnenin ümidiyle yanıp tutuşan biz avucumuzu yalıyoruz dizinin sonunda. Sanki aceleye getirilmiş ya da becerilememiş bir sonla ekrana bakakalıyoruz. Ve başlangıç sahnesi hiç ama hiç karşımıza çıkmıyor.

Neyse her şeye rağmen içinde aradığımız kriterlere uygun bir şeyler vardı. O yüzden çok da elim boş dönmedik bu diziden.

Dizinin müzikleri gerçekten güzeldi. Özellikle Yangpa'nın seslendirdiği Ghost şarkısına hayran kaldım.
Oyuncular da oldukça başarılıydı. Sırf onlar için bile izlenmeye değdi benim gözümde.

 Shin Ryu (34) --> Lee Seo Jin

Yun Ha Na (18) --> Im Ju Eun

Jeong Si Woo (19) --> Park Geon Il (Super Nova)

Yun Doo Na (18) --> Ji Yeon (T-Ara)

Soul'den sonra kendimize seçtiğimiz 5 bölümlük Coma'ya geçtik.


Konusu şöyle:
Manwon Hastanesinin kapıları arkasında korkunç gerçekler saklanıyordur, bunlardan biri de on yıldır hastane sakinlerince saklanmaktadır. Bütün olaylar tek bir kişi, komada olan Lee So Hee etrafinda merkezleniyordur. Yıllardır yaşanan sayısız tıbbi kaza sonucu hastanenin devamlı düşen itibarı, kapatılmasına mecburiyet oluşturur. Ancak, hastane bir kapısını kapattığında diğeri açılır ve uzun süredir saklanan gizler bir intikamla ortaya çıkar.

Bu dizinin bence eksiği yoktu. Türü korkuydu ve gayet de başarmışlar bunu.
Biz biraz daha psikoloji unsuru aradığımız için istediğimizi bulamadık.
Fakat izlediğime pişman da olmadım. :)

Bol bol tırstığım yer oldu. Karanlıkta ve yüksek sesli izleyince ayrı bir gerginlik hissi uyandırıyor tabii ki.
İşlenen konuda bir çocuğun ruhunun intikamından esinlenilmesi de olayı daha bir ürkütücü hale getiriyor.
Bu diziyi izlerken fark ettim ki yetişkinlerin ruhuymuş, hayaletiymiş çok da korkutucu gelmiyor kimseye ama için içine 12-13 yaşlarında bir çocuk girdi mi daha korkutucu hale geliyor her şey.
5 bölüm boyunca her karakterin gözünden tek tek olayların evrelerini anlatıyor dizi bize.
Biz de her yeni bölüm bir öncekiyle bağdaştırıp ortada dönen şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Kim ne yapmış? Neden böyle olmuş? gibi sorularımıza cevap bulmaya çalışıyoruz.
Tabii ortada dolaşan bir ruh olduğundan biraz mantığa aykırı şeyler var elbette ki ama zaten dizinin konusunda bu var.


Çok fazla kan vardı. Dizi boyunca kan görmekten midemiz bulandı desem yeridir.
5 bölüm olmasına rağmen bünyeye ağır gelebiliyor. Peşpeşe izlenmese etkisi düşebilir tabii.
Olayın geçtiği hastane, ürkütücü ortam, kafayı sıyırmış karakterler, gerilimi arttıran müzikler, efektler başarılıydı. İnsanı yerinden hoplatabilecek ani sahneler de vardı.
Çok fazla korku filmi izlemediğimden karşılaştırma yapamasam da izlediğim birkaç dizi/film arasında başarılı bulduğum bir diziydi. Finaline gelince genel olarak her şey cevaplanmış ve sonlanmış olsa da her yapımda olduğu gibi anlayıp bağdaştıramadığım birkaç nokta da kaldı geride.


Bu iki yapımdan sonra uzunnnn bir müddet korku türünde yapım izlemek istemiyorum. :)
Üst üste izlemek bünyeme ağır geldi. Zaten pek bana göre de değilmiş bu tür iyice anladım.
Bu türü sevenler için bence en azından Coma'ya bir şans verilebilir. :)

Fakat psikolojik gerilim tarzında şeyler izleme niyetim hala devam ediyor.

2 yorum:

  1. Merhaba^^
    White chrismas favoriimm^^

    "Bu diziyi izlerken fark ettim ki yetişkinlerin ruhuymuş, hayaletiymiş çok da korkutucu gelmiyor kimseye ama için içine 12-13 yaşlarında bir çocuk girdi mi daha korkutucu hale geliyor her şey."

    Kesinlikle katılıyorumm^^Hem sevimli hemde korkutucu olmayı beceriyolar:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Zaten White Cristmas'la başladı her şey. Onun gibisini ararken nerelere girmişim. Onun zevkini bulmak pek mümkün olmayacak anlaşılan. :)

      Çocuk konusuna gelince, iki dizide de korkuttular beni, demek ki onları kızdırmamak gerekiyormuş, bunu anladım. :)

      Sil