7 Şubat 2013 Perşembe

Taare Zameen Par 2007

Her Çocuk Özeldir // Every Child is Special

"Zamanlarını rüzgarı yakalamaya çalışarak ve yağmur damlalarındaki öyküleri anlatarak geçirirler gökyüzünün tuvalinde dünyayı boyarken."

Birçok film az zamanda çok şey anlatmak istedikleri için yetersiz kalabiliyor. Ne tam olayı anlatabiliyor ne de duyguları yansıtabiliyor. Uzun zamandır izlediğim filmler arasında dolu dolu geçen, çok iyiydi dediğim bir yapım çıkmamıştı. Konu orijinal olsa da bir türlü tam anlamıyla doyuma ulaştırmamıştı beni.
Bu kez rotamı başka yöne çevirip bir Hint filmine yöneldim. Uzun zamandır çok övüldüğünü duymuştum Hint filmlerinin, bir izleyen bir daha vazgeçemiyor, öve öve bitiremiyordu. Özellikle Aamir Khan yapımlarını.  Sonunda gerek hocalarımdan gerek sitelerdeki yorumlardan bol bol övgüsünü duyduğum "Her Çocuk Özeldir" filmini yine bir hocam sayesinde izlemiş bulundum.
Film boyunca çok güldüm, çok üzüldüm, çok içim yandı, çok duygulandım ve tarif edilemez birçok duyguyu yaşadım. Hani bazı kitapları okur ya da bazı filmleri izlersiniz de bittiğinde o anlatılamaz doyum noktasına ulaştığınızı hissetseniz de duygularınızı kelimelere dökemezsiniz ya, işte bu filmde bana aynı şeyi yaşattı.
Filmin sonunda gözlerim nemli bir şekilde yüzümde koca bir tebessümle ekrana bakakaldım.
Harika bir canlı performans dinledikten sonra büyülenmiş gibi sessizce bekleyen izleyicilerin birden ayağa kalkıp çoşkuyla alkışlamaları gibi bir duyguyu yaşatıyor film. Bittikten sonra "Bitti mi şimdi?" diye önce bir hüsran yaşayıp donup kalıyorsunuz. Sonra yavaş yavaş kendinize gelip yüzünüzdeki tuhaf gülümsemenin farkına varıyor ve ayakta dakikalarca alkışlama isteği duyuyorsunuz.
Belki filmin konusu bilindik gibi gelebilir izleyenlere. Fakat filmde öylesine güzel işlenip anlatılmıştı ki konu, etkilenmemeniz mümkün değil. Mutlaka birkaç noktada kendinizi görüyorsunuz. Size birkaç anınızı hatırlatacak sahneler mutlaka vardır. Aile üyelerinden biri sizin ailenizdeki birine benziyor olabilir, okuldaki öğretmenler iyisi ya da kötüsüyle size kendi öğretmenlerinizden birini hatırlatabilir, en önemlisi ise çocuğun içinde bulunduğu durumlardan birini yaşamış olabilirsiniz... Hint kültürüyle ülkemizin kültürlerinin, hatta dillerinin bile benzerliğini düşününce ortak nokta bulmak çok da zor olmuyor tabii.
Filmde bizim alıştığımız sıradan yöntemlerle öğrenme güçlüğü çeken bir çocuğun yaşadığı zorlukları anlatıyor.
Notları çok düşük, yazı yazmayı bile beceremiyor, okumada çok zayıf... ama sevdiği bir şey var, o da resim yapmak... Hayallerinde süslüyor dünyasını, resimlerle ifade ediyor düşüncelerini.

Yaşıtlarından çok farklı olması, herkes gibi düşünmemesi, herkesten farklı olması tembellik olarak düşünülüyor ve dışlanmaya başlıyor. Bu yüzden sürekli cezalandırılan Ishaan git gide ailesinden de soyutlanmaya başlar.
Başarılı bir iş adamı baba, sürekli okul birincilikleriyle eve gelen bir abi... Böyle bir ailede onun gibi notları düşük bir çocuğu kabullenemeyen babası İshaan'ı yatılı okula verir.
Zaten hayattan soyutlanan İshaan ailesinden ilk kez ayrılmanın verdiği kaygıyla daha da kötü bir hale gelir.
Yatılı okulda hocalarının sert davranışları, ailesinden ayrı olması da onun depresyona girmesine sebep olur.
Artık hiç gülmüyordur, konuşmuyordur, resim yapmıyordur, hayattan bağını koparmış, içine kapanık bir çocuk haline gelmiştir.
Bir gün okula yeni bir resim öğretmeni gelir ve İshaan'ın tüm hayatı onunla birlikte değişir.

İshaan'ın dünyaya yeniden gülerek bakmasını, büyük bir duygu yoğunluğunda izleyip, finalde içimizi kaplayan huzur ve gurur duygusuyla, sanki biz başarmışız o işi gibi koltuklarımız kabarmış bir şekilde tebessüm edip filme, oyunculara ve yapım ekibine hayran kalıyoruz.
Film 3 saate yakın sürüyor, ve Hint yapımlarının olmazsa olması müzikleri yine filmde mevcut.
Hele son sahnelerde çalan Shankar Ehsaan Loy - Kholo Kholo şarkısını, o anın duygularına yansıtma açısından çok yerinde kullanmışlar gerçekten.
Filmin uzun olması ve bazı olayların fazla detaya kaçarak anlatılması biraz sıkıcı gelebilir izleyenlere. Fakat ben o ayrıntıların anlatılmak istenen düşünce için gerekli olduğunu düşünüyorum.
Yavaş yavaş, içe işleye işleye, derinden ve sessiz bir şekilde anlatıyor film bize anlatmak istediğini.
Film bittiğinde ise o 3 saatin kesinlikle boşa gitmediğini hissedeceksiniz zaten.


Son olarak güzel filmimizin en etkili sahnesini, o güzel şarkı eşliğinde izleyelim. :)
"Öyleyse keşfet kendini, kimsin nesin.
Güneşsin, etrafına ışık veren.
Nehirsin, farkında değil misin akıp gittiğinin, yükseklerden uçtuğunun...
Seni mutlu eden şey olmalıdır hedefin."

2 yorum:

  1. Merhaba film için afiş ararken sayfanızı gördüm, güzel yorumlamışsınız filmi
    saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, beğenmenize sevindim. Teşekkürler.

      Sil